Alerji Nedenleri Bebeklerde Alerjik Hastalıklar

Bebeklerde Alerji Nedenleri
On kişide yalnızca bir veya ikisinde alerjiye rastlanmasının nedenini açıklamamıza karşın, belirtile­rin nedenlerini bilmekteyiz.
Alerjik insanlar, alergenlerine (alerjik oldukları maddeye), sağlıklı insanların tehlikeli olabilecek mik­roplara veya zehirlere gösterdikleri tepkiye benzer tepkiler gösterirler. Aradaki fark şudur: Alerjik bün­yeler, zararsız bir maddeyi kesinlikle vücuttan atılma­sı gereken tehlikeli bir maddeymiş gibi görürler.

Vücudun doğal korunma sisteminin en etkin güç­lerinden biri, lenfosit adı verilen akyuvarlardır. Onla­rın görevi, vücuda giren antigenleri kollamaktır. An-tigenler, canlı veya organik maddelerde bulunan, ama, vücudun kendi öz proteinlerinden farklı olan ya­bancı maddelerdir. Virüslerin ve bakterilerin yanı sı­ra, yiyecekler ve polen gibi daha tehlikesiz madde­ler de antigen olarak adlandırılırlar.

Akyuvarlar, tam olarak anlaşılamayan karmaşık bir mekanizma yoluyla, tehlikeli antigenlerle zararsız tarım ayırdedebilirler. Bunun içindir ki, sağlıklı bir be­den, bulaşıcı hastalığa neden olan bir virüse karşı kendisini korurken, yiyeceklerin içindeki zararsız pro­teinlere tamamen farklı bir tepki gösterir.

Zararlı olabilecek antigenlere rastladıklarında, ak­yuvarlar antikor üretimine geçerler. Antikor, antigenle birleşerek onu etkisiz hale getirir.
Sağlıklı bir insanda bile akyuvarların antigeni et­kisiz hale getirecek miktarda antikor üretmesi birkaç gün alabilir. Antigen bir kere yenilgiye uğratıldıktan sonra ise vücut ona karşı uzun süreli bir bağışıklık kazanır. Örneğin bazı insanların suçiçeği ve kızamık gibi hastalıkları yalnızca bir kez geçirmelerinin nede­ni, virüsler vücuda ikinci kez girdiklerinde onları kı­sa sürede yok edecek antikorların hazır bulunmasıdır.

Aşının da ana fikri budur. Aşılanan kişiye hasta­lığa yol açacak kadar güçlü olmasa da akyuvarların koruyucu antikor üretimine başlamasını sağlayacak kadar antigen verilir. Alerji uzmanları da hastalarını alergenlere karşı korumak için aşılamaya benzer bir tedavi uygularlar. Bu tedavi tekniği, ilerde açıklana­caktır.

Antikorların önemli bir özelliği, hücum ettikleri antigenleri çok dikkatle seçmeleridir. Bir antigene kar­şı etkili olan bir antikor, başka antigenlere karşı tü­müyle etkisizdir. Grip ve nezleye defalarca yakalan­mamız bundan kaynaklanır. Griplerin ve nezlenin ne­deni, sürekli değişim gösteren virüsler olduğundan, bir kışın antikorları bir sonraki kışın mikroplarına kar­şı koruma sağlayamamaktadırlar.
Her birinin kendine has görevleri olan dört ayrı cins antikor vardır. Kısaca, bazı antikorlar devriye ge­zen polisler gibi, kanda dolanırlar. Oysa bazıları nö­betçiler gibi belirli dokuların başını beklerler. Daha

başkaları, akyuvarların yanında silahlı muhafızlar gi­bi gezerler. Sonuncusu daantigenleri, antikorlardan yararlanmadan yok edebilen akyuvarlardır.
O zaman bu koruyucu güçlerin alerjilerle ilgisi ne­dir? Alerjik olan bünyelerde akyuvarlar, zararsız antigenlere zararlıymışcasına tepki gösterirler. Kimse bunun gerçek nedenini bilmese de kalıtsal bir sorun olabileceği düşünülmektedir. Alerjilerin ailelerde gö­rülme eğilimi vardır. Son zamanlarda yapılmış olan tıbbi araştırmalar, bazı alerjik bünyelerde antikor üre­timini denetleyen bir çeşit akyuvarın bulunmadığına değinmişlerdir. Bazı alerjilerin, özellikle yiyecek aler­jilerinin, bebekleri çok erken memeden kesmekten kaynaklandığı sanılmaktadır...

Korunma sistemleri, tam gelişmiş olmadığı için, bebekler, inek sütünde ve başka yiyeceklerdeki ya­bancı proteinlere karşı gerekeni yapamamaktadır. Bu konuya ileride gene değineceğiz.Ev toz alerji
Doğa güzel olabilir, ama karmaşık olmadığı za­manlar, pek seyrektir. İşleri daha da karmaşık hale getiren bir durum, vücudun alerjilere karşı bir değil birkaç mekanizması olmasıdır. Antigen, vücuda ilk girdiğinde lenfositler büyük miktarlarda antikor üre­tirler. Bu olay ilk kez meydana geldiğinde hiçbir belirti görülmez. Ancak bir sonraki saldırıyı beklemek­ten başka bir işlevi olmayan antikor, kendisini mast hücresi dediğimiz doku hücrelerine bağlar.

Mast hücrelerinde histarriin başta olmak üzere birçok kimyasal madde vardır. Bunların görevi, kan damarlarına giren ve çıkan sıvıların akımını hızlandır­mak, mukoza bezlerindeki sıvı üretimini ve iç organ­lardaki kasların çalışmasını denetlemektir. Bu işlev­ler, sürekli olarak ve biz bilincinde olmaksızın otoma­tik bir biçimde düzenlenmektedir.

Oysa mast hücresi, antikorla kaplandıktan son­ra, çok kolay etkilenebilir hale gelir. Bundan sonra gelen antigen, antikoru harekete geçirir. Sonuç ola­rak mast hücresi patlar ve içindeki histamin ve öbür kimyasal maddeler ortalığa yayılır.

Bundan sonra olanlar, antikorla kaplı mast hüc­relerinin vücudun ne tarafında olduğuna bağlıdır. Bu kimyasal maddeler, burunda rinit adı verilen sıvı mu­koza «kırrtışına ve iltihaplanmaya yol açar. Benzer du­rum, gözde kanlanmaya, kulakta ise geçici sağırlık yaratabilecek sıvı birikimine neden olur. Akciğerle­re giden ve akciğerin içindeki hava borularında ise kasların kasılmasına neden olarak soluk almayı güç­leştirir. Karında mukoza üretimine ve diyareye neden olan kasılmalara yola açar.

Tahmin edebileceğiniz gibi, antikorlar, antigenin ilk rastlandığı yöredeki mast hücrelerine kendilerini bağlarlar. Bu, polene alerjik olan kişilerin neden sa­man nezlesi belirtileri gösterdiklerini açıklar. Polenin vücuda girmesinin en kolay yolları, gözler veya solu­num yoluyla burundur. Bu yüzden burundaki ve göz­deki mast hücreleri, antikorla kaplanırlar.

Yiyeceklere alerjiniz varsa, en şiddetli tepkiyi mast hücrelerinin en çok antikor çekmiş oldukları yö­rede göreceksiniz bazı insanların dudakları bir lok­ma balık, fıstık, süt, yumurta veya kabuklu deniz ürü­nü yediklerinde şişer öte yandan aynı belirtiler yi­yecekler yutulduktan sonra bağırsaklarda görülebi­lir. Bazı insanların yiyecek alerjileri o kadar ağırdır ki, balığa alerjisi olan bir kişi, balıkçının önünden geçerken solunum güçlüğü çekmeye başlar veya yumur­taya alerjisi olan biri, aynı odada bir yumurta kırıldı­ğında hapşırabilir.

Eğer yiyeceklere alerjiniz bu denli ağır ise, belir­tilerin nedeni bellidir ve bundan kaçınmanın en ba­sit yolu, bu yiyeceklerden uzak durmaktır. Astım, sa­man nezlesi ve gözle görülmeyen polen ve sporların neden olduğu başka alerjik şikâyetlerden kaçınmak daha zordur, çünkü alergenlerini gelirken görme ola­nağınız yoktur.
Anlatılması karmaşık başka türdeki alerjik reak­siyonlar, bambaşka etkiler gösterirler.
Bunlardan biri, antigenin kana karışarak, oksijen taşımakla görevli olan alyuvarlara tutunmasıyla orta­ya çıkar. Üzerindeki tuhaf biçimli antigenle birlikte olan bu alyuvar, antikorların dikkatini çeker ve onlar tarafından yok edilir. Eğer antigen kendini birçok al­yuvara bağlamışsa, söz konusu kişi, alyuvarları, üre­tildiklerinden daha hızlı bir biçimde yok edildiği için kansız kalır (anemik olur). Bu tür alerjik reaksiyonlar, bazı ilaçlardan kaynaklanabilir. Bazı durumlarda da antigenler kendilerini plateletlere bağlarlar. Plateletler, kanın pıhtılaşmasını sağlayan ve kan damarların­daki yırtıkları onaran yapışkan hücrelerdir. Eğer bir­çok platelet yok olursa, vücudun onarımını üstlenen servisler bozulur ve dokular çok kolay çürür.Başka tür bir alerjik reaksiyonda sorun, antigen-lere tutunan ama onları tam anlamıyla yok edemeyen antikorlardan kaynaklanır. Bu iki düşman, makrofajların (büyük yiyiciler) dikkatini çekerler. Makrofajların görevi, istenilmeyen organizmaları temizlemektir. Bu organizmaları yok ederken makrofajlar eritici en­zimler salgılayarak antikor ve antigenin yanı sıra çev­redeki sağlıklı dokulara da zarar verirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler