Alerji Tedavisi ve Tıbbi Testler
Alerjiler için iki tür deri testi vardır. En yaygın testte deriye alergen içeren bir su eriyiği damlatılarak deri iğneyle hafifçe çizilir. İntradermal test diye adlandırılan öbür yönteme ise derinin altına alergen içeren eriyik zerk edilir.
Her iki yöntemin de amacı, hastanın belirli bir alergene duyarlılığını ölçmektir. Bunlardan ilki genellikle güçlü alerjilerin teşhisinde kullanılır, intradermal test ise, ilk testte gözükmeyen daha hafif alerjilerin saptanmasında yararlı olur. İki test de hastanın koluna uygulanır ve iğne çok derine batırılmadığı için acı vermez.
Önce birçok alergen eriyiği hazırlanır. Bunlar çok sulandırılmıştır ve deriye damlatılan veya zerk edilen alergen miktarı pek azdır. Birçok alergen olduğundan, alerji uzmanı sorunu yaratan maddelerin tümünü belirlemek için birkaç seans halinde 100 veya daha fazla test uygulayabilir. Unutmayın ki, her çiçekli bitkinin poleni olduğu halde kişi yalnızca bir tür polene alerji gösterebilir. En yaygın alergenler ağaç ve otlardan gelen polenlerdir. Ancak, bunların yanı sıra deri testlerinde hayvan tüyü ve toza karşı duyarlılık da ölçülebilir. Her ne kadar insanlar kendilerini toza alerjik sanırlarsa da, gerçek alergen çoğu kez toz değil, şilteler, halılar ve evdeki başka karanlık, nemli ve sıcak köşelerde yaşayan pire veya benzeri böceklerdir.
Deri çizilerek yapılan testte, eriyik deri üstüne damlatıldıktan sonra, yirmi dakika kadar beklenerek bir böcek sokması gibi şişip şişmediğine bakılır. Eğer şişkinlik görülürse, hastanın o maddeye karşı alerjisi olduğu belirlenir. Şiş geçicidir ve olasılıkla 30 dakika içinde geçecektir.
Testlerin her biri, küçük bir alana uygulandığı için yetişkin bir kişiye seansta rahatsızlık vermeden 40 veya 50 tane test uygulanabilir. Çocuklara bir defada 12'den fazla test yapılmaz.
Deri testine pozitif bir reaksiyon, alergene duyarlı olduğunuzu göstermesine karşın, bu alergenin o sıradaki şikayetlerinizin kaynağı olduğu anlamına gelmez. Örneğin test sizin belirli bir ota alerjiniz olduğunu gösterse bile, o otun çiçek açtığı mevsimde sizin saman nezlesi olmanız gerekmez. Fakat daha ileriki yıllarda bu ot sizi saman nezlesi yapabilir.
Aynı biçimde deri testleri, artık geçmişte kalmış ve rahatsızlık vermeyen alerjileri de meydana çıkarabilir. Örneğin birçok hasta yumurtaya yalnızca çocuklar da alerjik oldukları halde, pozitif reaksiyon gösterebilir. Neden olduğunu bilmesek de alerjiler zamanla kaybolabilir veya ortaya çıkmayabilirler.
İntradermal deri testleri öbürlerine benzer. Pozitif reaksiyonlar kendilerini böcek sokmasına benzeyen bir biçimde yaklaşık on dakika içinde gösterirler. Bazı hallerde tepkiler gecikebilir ve şişme birkaç saat sonra veya ertesi günü ortaya çıkar. Bu da pozitff bir reaksiyondur ve doktora söylenmesi gerekir.
Deri testleri, polenler ve solunum yoluyla alınan tozdan kaynaklanan alergenleri saptamakta güvenilir sonuçlar verir. Yiyecek alerjilerini saptamak ise pek güvenilir değildirler. Buna neden, pişirme ve sindirimin yiyeceklerin alergen özelliklerini değiştirmeleri, dolayısıyla da bir deri testinde kullanılan yiyecek maddesinin, yenilene tam uymamasıdır.
En iyi sonuçları almak için, deri testlerinin, belirtilerin en yoğun olduğu mevsimden birkaç ay önce uygulanması gerekmektedir. Haziran ayında saman nezlesi olan bir kişi testlerini kışın yaptırmalıdır. Bunun nedeni, doktorun uygulayacağı iğne tedavisinin etkisini ancak birkaç ayda göstereceğidir.
Deri testinden önceki 24 saat içinde antihistamin içeren ilaçlar almamanız gerekir. Adından da anlaşıldığı gibi antihistaminler, histaminin etkilerini engelleyerek, pozitif bir reaksiyonun görülmesine engel olurlar.
Deri testlerinin sonuçları incelendikten sonra doktorunuz çeşitli tedaviler önerebilir. Bunların arasında belirtileri hafifletecek ilaçlar, alergen içeriği olan yiyeceklere perhiz veya iğne tedavisi olabilir. Perhiz ve ilaç tedavisini bir an için kenara bırakarak bir başka adı "duyarsızlaştırma" (desensitizasyon) olan iğne tedavisine bakalım.
(Alerji Deri, Alerji Toz alerjisi, Alerji rinit)
Yakın zamanda yayınlanan bir kitapta iki ünlü alerji uzmanı şöyle demektedir; "Bugün iğne tedavisinin neden ve niçin yararlı olduğu konusunda bazı tartışmalar vardır. Alerjist hastaların neden iyileştiklerini tam olarak açıklayamadıklarını çekinerek itiraf etmektedirler. Bu bilgi eksikliği gene de iğne tedavisi gören hastaların genellikle daha az şikâyeti olduğunu değiştirmez" (Rapp ve Frankland, Allerjiler: Sorular ve Yanıtlar, Heinemann.)
Başka bir deyişle hastaların tümü değilse de bir bölümü iğne tedavisinden yarar görmektedir. Kimse de bunun gerçek nedenini bilmemektedir.
Birçok alerji uzmanı, iğne tedavisinin aşılanma etkisi gösterdiği kanısındadır. Aşının vücuttaki antikorları yoğunlaştırarak iltihaba karşı önlem aldırması gibi, alergen iğnelerinin de vücudun, alergenleri mast hücrelerinin üzerlerine yapışmadan yakalayıp etkisiz hale getirecek antikorlar üretmesini sağladığı sanılmaktadır. Daha önce de belirtildiği gibi birkaç çeşit antikor vardır. Mast hücrelerine bağlanan antikorun adı İmünoglobülin E (IgE), alergeni mast hücrelerine varmadan durduran koruyucu antikorun adı ise İmünoglobülin G (IgG)dir.
İğnelerde kullanılan maddeler, alerjinize neden olan alergenden oluşabilir."Ama birçok kişi, birden fazla polen veya yiyeceğe alerjik olduğundan, genellikle birkaç alergenden oluşan bileşimler bu tedavide kullanılır. Bazı durumlarda alerji klinikleri kendi preparatlarını hazırlarlar. Oysa bugün büyük ilaç şirketleri de bu preparatları üretmeye başlamışlardır. Ancak, ticari amaçlarla üretilen bu ilaçlar, yalnızca ot ve ağaç poleni gibi en sık rastlanılan alergenleri içermektedir.
İğne tedavisi üç değişik biçimde yapılabilir. Ya yıl boyunca her ay iğne olabilirsiniz ya da polen mevsimi başlamadan önce daha yoğun bir biçimde haftada iki veya üç iğne yaptırabilirsiniz. Son zamanlarda ilaç şirketleri polen alerjilerine karşı tüm bir sezon için yeterli korunmayı sağlayan ve Nisan ayında başlayarak bir veya iki hafta aralıkla uygulanan üç iğne üretmişlerdir.
Yıllık veya mevsim öncesi tedavinin amacı, bağışıklık sisteminizi alergenler yoğunlaşmadan hazır duruma getirmektir. Bazı durumlarda alerjileri polen mevsiminde de tedavi etmek mümkündür. Buna "mevsimsel tedavi" denir, ama öbür yöntemler kadar etkili olmadığından pek yaygın değildir. Mevsim öncesi tedavide vücutun IgG antikorlarını, aşamalı olarak ve hastanın alerji krizi geçirmesine meydan vermeden arttırmak öngörülmektedir. Onun içindir ki, ilk iğnede çok az miktarda alergen olduğu halde, bu miktar ikinci iğnede biraz daha artırılır ve buna hastanın dayanıklılık sınırına ulaşılana kadar devam edilir.
Alınması gereken bazı önlemler vardır: İğneden önce ağır yemekler yenilmemeli, sonra ise birkaç saat için ağır hareketlerden kaçınılmalıdır. Çok duyarlı hastalara, iğneden bir saat önce bir antihistamin hapı verilerek istenmeyen reaksiyonlar engellenir. İğne yapılırken, doktorlar hastada az bir olasılıkla olsa dahi görülebilecek olan anafilaksis gibi aşırı tepkileri kontrol etmek için, adrenalin iğnesini hazır bulundurmalıdır.
İğneden sonra, hafif kaşıntı, şişme, astım gibi tipik alerjik tepkiler görülebilir. Bunlar genellikle çabuk yok olurlarsa da ilerde konu edilecek olan ilaçlar uygulanarak hafifletilebilirler. Eğer iğne yanlışlıkla önemli bir kan damarının çok yakınına yapılmışsa, daha ciddi reaksiyonlar görülebilir. Vücut alergeni süratle içine aldığından bu durum tehlikeli olabilir.
Klinikten ayrıldıktan sonra iğneye hafif de olsa reaksiyon gösterdiyseniz, doktorunuza kesinlikle söylemelisiniz. Şişme veya hapşırma krizi, son iğnenin dayanıklılık sınırınıza yakın olduğunu gösterebilir ve doktorunuzun dozu artırmadan çok dikkatli davranması gerekir.
Sıvı ilaç veya hap yerine neden iğne yapıldığını merak edebilirsiniz. Ağızdan alınan sıvıların veya tabletlerin sakıncası, antikor üretmeleri gereken yerlere varmadan midede sindirilmeleridir. Bazı alerji uzmanları alergeni damla halinde, çok çabuk kana karıştıkları bir yer olan dil altına da yerleştirmektedir. Birçok çelişkiye neden olduğu halde, bu yöntem, yiyecek ve kimyasal madde alerjileri tedavisinde uzmanlaşan doktorlar arasında çok yaygındır. İğne yöntemi kusursuz olmamakla birlikte, şimdiki durumda saman nezlesi ve polenlerden kaynaklanan öbür alerjik reaksiyonları önlemenin en etkin yolu olarak gözükmektedir. Bu tedavinin on hastadan yedi veya sekizine yarar sağlaması beklenir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkürler