BÖCEKLERE ÖZEL SOLUNUM SİSTEMİ

Sinekler, kendi büyüklükleri ile karşılaştırıldığında son derece yüksek hızlarda uçar. Yusufçukların uçuş hızı saatte 40 km.'ye kadar çıkabilir. Onlardan daha küçük olan at sineklerinin uçuş hızı ise saatte 50 km.ye erişebilmektedir. Bu hızlar, bir insanın saatte bir kaç bin kilometre hızla uçmasıyla eşdeğerdir. İnsanlar bu hıza sadece jet uçakları sayesinde ulaşabilirler. Ancak jet uçaklarının boyutunun da oldukça büyük olduğu düşünülürse, sineklerin bu uçaklardan bile daha hızlı uçtukları anlaşılır.
Jetler sahip oldukları yüksek hız motorlarını çalıştırabilmek için çok özel yakıtlar kullanır. Sineklerin uçuşu da yine yüksek bir enerji gerektirir. Dahası, bu enerjiyi yakmak için bol miktarda oksijene ihtiyaçları vardır. İşte bu yüksek oksijen gereksinimi, sineklerin ve diğer böceklerin vücuduna yerleştirilen olağanüstü bir solunum sistemiyle karşılanır.
Bu solunum sistemi, bizimkinden çok farklıdır. Biz havayı akciğerlerimize çekeriz. Oksijen burada kana karışır, sonra da kan yoluyla tüm vücuda dağılır. Ama sineklerdeki oksijen gereksinimi o kadar fazladır ki, oksijenin kan yoluyla hücrelere gitmesini bekleyecek zaman yoktur. Bu nedenle çok özel bir sistem tasarlanmıştır. Hava, sinek vücudunun farklı bölgelerine kılcal kanallar yoluyla dağılır. Aynı vücudu saran damar sistemi gibi, çok sayıda kanala ayrılan bir de hava sistemi vardır. Bu sayede uçuş kaslarını oluşturan hücreler oksijeni doğrudan bu kanallardan alır. Bu sistem aynı zamanda saniyede 1000 devir gibi yüksek rakamlarla çalışan kasların soğutulmasını da sağlamaktadır.
Bu sistemin çok açık bir yaratılış örneği olduğu ise açıktır. Bu denli hassas bir tasarım, hiçbir tesadüfi süreçle açıklanamaz. Bu sistemin evrimin iddia ettiği gibi kademeli olarak gelişmesi de imkansızdır. Çünkü hava kanalları tam olarak kurulup çalışmadığı sürece, ara aşamalar canlıya avantaj sağlamayacak, aksine solunum sistemini verimsiz hale getirip ona zarar verecektir.
Baştan beridir incelediğimiz tüm bu sistemler, sinekler gibi belki fazla önemsemediğimiz canlılarda dahi olağanüstü bir tasarım olduğunu göstermektedir. Tek bir sinek dahi, Allah'ın yaratışındaki kusursuzluğu gösteren bir mucizedir. Öte yandan, Darwinizm'in ortaya attığı hayali "evrim süreci" ise, bu sineğin tek bir sistemini dahi oluşturmaktan uzaktır.

Sineklerin ve diğer böceklerin yüksek oksijen ihtiyacını çözmek için vücutlarında olağanüstü bir sistem yaratılmıştır: Hava, aynı kan dolaşımında olduğu gibi, özel tüpler sayesinde doğrudan dokuların içine ulaştırılır. Yanda, bu sistemin çekirgelerdeki örneği görülüyor: 
A) Çekirgenin nefes borusunun elektron mikroskobu ile çekilmiş resmi. Tüpün etrafında elektrik süpürgelerinin hortumunda olduğu gibi borunun duvarını kuvvetlendiren spiraller vardır.
B) Her bir nefes borusu tüpü, böceğin hücrelerine oksijen taşımakta ve atık karbondioksiti toplamaktadır.
"BİR SİNEK BİLE YARATAMAZLAR..."

Tek bir sinek bile, insanoğlunun ürettiği tüm teknolojik araçlardan çok daha üstündür. Dahası sinek "canlı"dır. Uçaklar ya da helikoperler birzaman kullanılır, sonra çürümeye bırakılır. Sinek ise kendisinin benzerlerini üretir.
"Ey insanlar, (size) bir örnek verildi şimdi onu dinleyin. Sizin Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız - hepsi biraraya gelseler dahi- gerçekten birsinek dahi yaratamazlar... Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir etmediler. Şüphesiz Allah, güç sahibidir, azizdir.'
(Hac Suresi, 73-74)

Bir karasineğin uçuşu, son derece kompleks bir iştir. Sinek önce, yön belirlemeye yarayan organlarını büyük bir titizlikle gözden geçirir. Daha sonra, ön tarafındaki denge organlarını ayarlayarak uçuş pozisyonunu alır. Son olarak, duyargalarının ucundaki alıcılar sayesinde, rüzgarın şiddeti ve yönüne göre kalkış açısını saptar. Ve nihayet havalanır. Ama tüm bunlar saniyenin yüzde biri kadar bir zaman sürmüştür. Uçuşa geçer geçmez kısa bir sürede hızlanabilir ve giderek saatte 10 kilometre gibi bir hıza ulaşabilir... 
Onun için rahatlıkla "akrobatik uçuş ustası" tanımı kullanılabilir. Havada olağanüstü zig zaglar çizerek uçabilir. Beklenmedik, ani ve sert dönüşler yapabilir. Bulunduğu noktadan dikey olarak bile havalanabilir... Ne kadar elverişsiz ve kaygan olursa olsun, her türlü yüzeye rahatlıkla konabilir. 
Karasinek, yiyecekleri yemeden önce, hortum biçimindeki ağzında bulunan tüpleriyle ona dokunup "kalite kontrolü" yapar. Sinek, diğer bir çok canlıdan farklı olarak besinlerini dışarıda sindirir. Bunun için hortumları sayesinde besinlerinin üzerine çözücü bir sıvı boşaltır. Bu sıvı, besini sineğin emebileceği kıvama getirir. Sinek daha sonra hortumuna bağlı emici pompalarla besini içine çeker.

Sinek en kaygan zeminlerde bile rahatlıkla dolaşabilir, evlerin tavanlarında saatlerce asılı durabilir. Ayakları, camlere, duvarlara veya tavanlara konmak için bir dağcıdan daha donanımlıdır. Eğer içeri çekilebilen pençeleri tutunmaya yetmezse, ayağının ucundaki vantuzlar onu zemine iyice yapıştırır. Bu vantuzların tutuş özelliği, salgılanan özel bir sıvı ile arttırılmıştır.

Sineğin uçuş yeteneği, kanadındaki üstün tasarımdan kaynaklanır. Kanatların kenarları, yüzeyi ve kanat damarları, algılayıcı hassas kıllarla kaplıdır. Sinek bu kıllarla hava akımlarını ve mekanik baskıları tespit eder.
Bu müthiş uçucunun bir başka gösterisi, evlerin tavanına konabilmesidir... Yerçekimi gereği tavanda duramaması ve yere düşmesi gerekir... Ama bu imkansızı gerçekleştirebilmesi için özel sistemlerle yaratılmıştır. Bacaklarının uç kısımlarında çok küçük vantuzlar vardır. Dahası bu vantuzlar belli bir yüzeyle temas ettiklerinde yapışkan bir sıvı salgılar. İşte bu yapışkan sıvı sayesinde karasinek tavana asılı kalabilir. Tavana doğru yaklaştığında bacaklarını öne doğru uzatır ve tavana dokunduğunu hissettiği anda, geldiği yönün tam aksine doğru bir takla atarak tavan yüzeyine karınüstü tutunur... Karasinek iki kanada sahiptir. Bir bölümü vücudun içine gömülü olan bu kanatlar, sinirlere bölünmüş çok ince bir zardan oluşur ve birbirinden bağımsız hareket edebilir. Ancak uçuş halinde, tıpkı tek kanatlı uçaklarda olduğu gibi, tek bir eksen üzerinde gidip gelirler. Bu kanatların hareketini sağlayan kaslar, sinek uçmaya başladığında kasılır, inişe geçtiğinde gevşer. Uçuşa başlarken sinirlerin denetlediği bu kas ve kanat hareketleri, bir süre sonra otomatik hale gelir. 
Kanatların yüzeyinde ve başın arka kısmında bulunan dokunma organları, uçuş ile ilgili bilgileri anında beyine ulaştırır. Sinek, uçuş halindeyken yeni bir hava akımıyla karşılaşırsa, bu dokunma organları hemen beyne gerekli sinyalleri gönderir. Kaslar da beyinden gelen sinyallere göre kanatları bu yeni duruma uygun biçimde çalıştrmaya başlar. Sinek bu organları sayesinde, kendisine karşı kalkan bir sinekliğin havada oluşturduğu fazladan rüzgarı hemen algılar ve çoğu kez uçup kurtulur. Karasinek, kanatlarını bir saniyede yüzlerce defa çırpabilir. Bu hareket için, dinlenme sırasında harcadığı enerjinin yaklaşık yüz katı bir enerji harcar. Bu açıdan oldukça güçlü bir yaratıktır. Çünkü insan metabolizması normal temposuna oranla en fazla 10 kat daha enerji harcayabilir. Üstelik insan böyle yoğun bir enerji tüketimini en fazla bir kaç dakika sürdürebilir. Oysa karasinek kanatlarını bu ritimle tam yarım saat boyunca çırpabilir ve bu tempoda bir kilometreden fazla mesafe katedebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler