Din ve Büyü İlişkisi

Sistematik felsefi düşüncenin başlanmasından önce, eski kültür ve uygarlıklarda insanlar varlığı, 3 önemli bakış açısıyla anlamaya çalışmışlardır. Bunlar; mitoloji, büyü ve dindir. Bu 3 bakış açısı, aynı zamanda onların günlük hayatlarında kimi problemlerine pratik çözüm bulmaya da yardımcı konumundaydı. Yine bu 3 bakış açısı, sistematik felsefi düşüncenin başlangıcına da lokomotif görevi görmüştür.[1]


İnanç sistemleri toplumların yaşantısında her zaman çok önemli rol oynamış; kültüre ait pek çok konu din/inanç sistemi temelinde şekillenmiştir. Din dediğimiz sosyal kurum, kültürün bir alanıdır ve kültürden soyutlanamaz. Çeşitli hastalıkların tedavisinde de dinin etkisi gözlenmektedir. Halk tıbbının kökeninde büyü ve batıl inançlar olduğunu, bu nedenle tıp, büyü ve dinin arasına belirgin bir çizgi çekmenin zorluğunu vurgulayan Rivers; [2] halk tıbbının bu alanına dahil olan uygulamalar için “büyü-dinsel” (magico-religious) kavramının kullanılmasını önermektedir. Bu bağlamda denilebilir ki, modern tıp uygulayıcılarının tutumuyla “büyü-dinsel” tutum arasındaki fark, 2 alanın hastalık algılamalarındaki farka dayanmakta ve bu fark, bize modern tıp ve geleneksel tıp ayrımını getirmektedir.[3]

Antropoloji, mitoloji, fenomenoloji, dinler tarihi, sosyoloji gibi bilim dallarıyla uğraşanlar, dinle büyünün benzer ve farklı yönleri üstünde durmuşlardır. Dinle büyünün aynı düşünce sisteminin 2 ayrı parçası olduğu söylenmiştir. Bütün dinlerin büyüden kaynaklandığı düşüncesinde olan Frazer’e karşı Durkheim de büyünün dinden çıktığını ileri sürmüştür.[4]M. Masuss, Levy Bruhi gibi araştırmacılarsa büyü ve dinin ortak bir kökten çıkma iki ayrı kol olduğunu söylemişlerdir. Durkheim, büyünün ferdî bir iş, dininse toplumsal birleştiriciliği olduğu açıklamasını yapmıştır. Malinowski, “Ne kadar ilkel olursa olsun, dinsiz ve büyüsüz halk yoktur.” demiş, büyünün psikolojik nedenlerini araştırmıştır.[5]



İslam Alimlerinin Bu İddialara Cevabı

Din, her şeye gücü yeten bir varlığa, büyüyse tabiattaki bir güce yönelmektir.
Dinin bir cemaati, büyücününse sadece müşterisi vardır.
Dinde günah anlayışı (ve ahlâkî etiklik) bulunur, büyüdeyse bu yoktur.
Dindeki duâ, ibadet, ahlâk, dayanışma, birlik gibi temel unsurlar büyüde bulunmaz.
Dinde Yaratan’a ibadet etmek, onun hoşnutluğunu kazanmak, gazabından sakınmak, ceza ve mükafatına göre tavır almak söz konusudur. Büyü deyse Allah’ın kudretinin ve egemenliğinin sınırlarının dışında bir şey yapmak iddiası vardır.
Dinde hem bireysel hem de toplumsal amaç güdülür. Büyünün temel amacı (kişisel) menfaat temini olduğuna göre büyüde dince kutsal sayılan şeyler de kullanılıp din istismar edilir.
Dinde önemli olan derûnî inanış, mânevî ve ruhânî havadır Büyüde maddî araçlar ön plandadır.
Dinde açıklık, büyüdeyse kapalılık hakimdir. Din, bağlılığının ölünceye kadar sürmesi gereken bir olgudur. Büyüyse muvakkat bir menfaat hesabına dayanır.
Dinin devamlılığına karşılık, bilgi, yetenek ve olanak bitince ya da gaye gerçekleşince büyü sona erer.
Çeşitli dinler, insanlar arasında devam etmektedir. Büyü hakkında Prof. Castigpioni, “Büyü, her çağda vardır, her çağda da olacaktır.” demiştir. Tarihî seyrinde bu gibi insanlar, bulundukları toplumlarda değişik isimler almışlardır. Onlara Şaman, kam, sihirbaz, hekim… gibi isimler de verilmiştir.[5]

Din ve Büyü Arasında Diğer Temel Farklılıklar

Sosyoloji, antropoloji ve dinler tarihi çalışmalarında din ile büyü arasında, biçimsel benzerlikten hareketle ya türdeşlik, ya iç içelik ya da birbirinin kapsamında olmak şeklinde bir ilişki kurulmakta; bundan dolayı da aynı kategori içerisinde ele alınmaktadır. Bunu desteklemek için de canlıların üreme ve gelişmesinde öne sürülen ‘evrim’ görüşünden hareketle, dinin büyücülüğün gelişmiş ve kurumsallaşmış bir şekli olduğu iddiası dillendirilmektedir. [6] Söz gelimi büyü için M. Zeki Pakalın’ın Larousse ansiklopedisinden naklettiği “Garip birtakım tavır ve hareketlerle tabiat yasalarına aykırı fiiller meydana getirmektir” şeklindeki tarif içerisine dinî bir öğe olan ‘mûcize’ ve‘ibadetler’ de pekala girebilir ve bu öğelerden yola çıkarak din ile büyü arasında biçimsel bir benzerlik kurulabilir. Gerçekten de din ile büyüyü eşitlemeye veya birbirinin aynı ya da alternatifi göstermeye çalışanların, kesin delillere dayanmak yerine, anılan türden benzerliklerden yola çıktıkları görülmektedir. Oysa din ile büyünün işlevsel farklılıklarının yanısıra esasa tekabül eden farklılıkları da bulunmaktadır.

Öte yandan dinin, büyünün çok ötesinde toplumsal hayatı etkilemesi ve kültürün belirleyici unsuru olması göz ardı edilmektedir. Söz gelimi ünlü İngiliz şair ve düşünürü Thomas Stearns Eliot’a göre, “Ferdin kültürü, içinde bulunduğu sınıfın ve toplumun kültüründen soyutlanamaz.” [7] “Kültür ve dini bize 2 ayrı kurum olarak aldırtan şey, Yunan ve Roma kültürlerinin Hıristiyanlığın etkisi altında kalarak yeni bir sentez oluşturmalarıdır. Bu karşılıklı etki öyle büyük olmuştur ki, hem etkilenen kültür hem de Hıristiyanlığın kendisi düşünce ve uygulamada çok değişmişlerdir.” [8] “Daha ileri gidip kültür dediğimiz şeyin ve dinin aynı şeyin farklı yönleri olup olmadıklarını da sorabiliriz” [9] “Kültür ve dinî aynı şeyin değişik yönleri olarak tanımlamak oldukça tehlikeli bir yaklaşımdır. Çünkü her 2 kelimenin beraber kullanıldıkları zaman sahip oldukları anlam, tek başına kullanıldıkları zaman îma edebilecekleri anlamlara kayabilir.” [10] “Kültür, aslında herhangi bir toplumun dininin oluşmuş bir şeklidir.” [8]

Bu durumda din ile büyü arasında, görünüşün ötesindeki temel farklılıkların tespiti önem kazanmaktadır. Büyünün birçok özelliğini sıralamak mümkünse de ‘güç istemi’, ‘güvence temini’ ve ‘bireysel merakların tatmini’ şeklindeki 3 işlevsel özelliğinin temel ve belirleyici olduğu söylenebilir. Bu özelliğiyle de büyü, dinden ayrılmaktadır.[11]

Kaynaklar

[1] Yrd.Doç.Dr. Cevdet Kılıç, " The Idea of Being’in Mythology, Magic and Religions’in the Before of The Systematic Philosophical Idea" , İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 13:1, SS.37–50.
[2] William H. Rivers, “Tıp, Büyü ve Din ”, Çev. İ. Enis Köksaldı, Epsilon Yayınevi, İstanbul 2004, s. 11.
[3] Dr. Melike Kaplan, " Halk Tıbbının Kökenleri: Teşhisşten Tedaviye Din ve Büyü İlişkisi" , Milli Folklor Dergisi.
[4] Orhan Hançerlioğlu, “Felsefe Ansiklopedisi”, I, 46.
[5] Dr. Sevim Asımgil, “Büyü, Fa ve Sihir”, İpek Yayın Dağıtım, İstanbul 1999, s.22-24.
[6] Hikmet Tanyu, “Büyü”, DİA, İstanbul 1996, 6, 501.
[7] Thomas Stearns Eliot, Kültür Üzerine Düşünceler (trc. Sevim Kantarcıoğlu) Ankara 1987, s. 11.
[8] Thomas Stearns Eliot, a.g.e, s. 20.
[9] Thomas Stearns Eliot, a.g.e.
[10] Thomas Stearns Eliot, a.g.e, s. 23.
[11] Doç. Dr. Cafer Karadaş, " Büyü ve Din –İslamî Nokta-i Nazardan Bir Değerlendirme–" , Usûl, I, 1, 111-135.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler