SESİN, KULAKTAN BEYNE YOLCULUĞU

Kulak o denli kompleks bir tasarım harikasıdır ki, evrim teorisinin canlılığın varoluşuna getirmeye çalıştığı "tesadüf" açıklamasını tek başına geçersiz kılar. Kulaktaki duyma işlemi, tümüyle indirgenemez kompleks bir sistem sayesinde mümkün olur. Önce havadaki ses dalgaları kulak kepçesi tarafından toplanır. Sonra kulak zarına  çarpar. Zar, orta kulak kemiklerini titreştirir. Ses titreşimleri böylece mekanik titreşimlere dönüşür. Titreşimler, iç kulaktaki "vestibüler pencere" denen kısma geçer ve kulak salyangozunun içindeki sıvıyı titreştirir. Bu sıvının titreşimleri, sinirsel uyarılara dönüşerek işitme yolları ile beyne gidecektir.

Ancak kulak salyangozu içinde çok kompleks bir mekanizma vardır. Salyangoz (ortadaki büyütülmüş resim) spiral biçimindeki bazı özel kanallara sahiptir. Sıvı bu kanalların içindedir. Kanalların içindeki ayrı bir bölmede ise, "corti organı" bulunmaktadır. (En sağdaki şekilde, corti organı büyütülmüş olarak görülüyor) Corti organının yüzeyindeki hücrelerin, "tüycük" adı verilen antenleri vardır. Salyangoz içindeki sıvının titreşimleri, corti organının yüzeyindeki zar tarafından bu tüycüklere aktarılır. Kulağa gelen sesin frekansına göre, tüycükler farklı şekilde titreşir. İşte bizim duyduğumuz sesleri birbirinden ayırt etmemiz, bu sayede mümkün olur.

Ses titreşimlerini tüycükler sayesinde algılayan hücreler bunları elektriksel uyarılara dönüştürür ve sinirlere aktarır. Bu sinirler, şakak kemiğinden çıkarak pons ile omurlik soğanı arasından beyine girer. Bundan sonra beyindeki işitme yolu şöyle gider: Dördüz yumrular, iç geniculate cisim ve şakak lobu kabuğundaki işitme merkezleri.

Beynin içindeki mavi çizgi, yüksek frekansların, kırmızı ise düşük frekansların yolunu göstermektedir. Her iki kulağımızdaki salyangoz da, hem sağ, hem sol beyin yarım küresine sinyal yollar. 37

Görüldüğü gibi duymamızı sağlayan sistem, en küçük ayrıntısına kadar ince ince tasarlanmış farklı yapılardan oluşmaktadır. Bu sistem hiçbir şekilde "aşama aşama" oluşamaz, çünkü en küçük bir detay bile eksik olsa, tüm sistem işe yaramaz hale gelecektir. Açıktır ki, kulak, kusursuzca yaratılmıştır.

Hava ses tellerinden geçmek suretiyle seslendirilmiştir. Seslendirilmiş hava, boğazın kontrolü altında burun ve ağız aracılığıyla yüzeye ulaştırılır. Adamın ağız ve burun yapısı, sesinin kendine özgü bireysel niteliklerini verir. Dil damağa belirli miktarda yaklaşıp uzaklaşmakta, dudaklar da büzülüp yayılmaktadır. Bu işlemlerde birçok kas, büyük bir hızla hareket eder. 38

Adamın arkadaşı, duyduğu sesi, hafızasındaki eski ses kayıtları ile anında karşılaştırır. Bu karşılaştırma sayesinde sesin "tanıdık" bir ses olduğunu hemen anlar. Artık iki taraf da birbirini tanımış ve merhabalaşmıştır.

Tüm bu anlattıklarımız, yalnızca iki arkadaşın birbirlerini görüp karşılıklı selam verebilmeleri için gerçekleşmiştir. Tüm bu olağanüstü işlemler, akıl almaz bir hız içinde ve kusursuzca gerçekleşir. Bizim ise bunlardan haberimiz bile olmaz. Sanki çok kolay ve basit bir iş yaparmışcasına, görür, duyar ve konuşuruz. Oysa bunların gerçekleşmesi için kurulmuş olan sistemler ve gerçekleşen işlemler, hayal bile edemeyeceğimiz kadar komplekstir.

Bu kompleks sistem, evrim teorisinin asla açıklayamadığı eşsiz tasarımlarla doludur. Görmenin, işitmenin, akıl yürütmenin nasıl ortaya çıktığı, asla evrimin "tesadüf" inancıyla açıklanamaz. Aksine, tüm bunların çok üstün bir Yaratıcı tarafından kusursuzca yaratıldığı ve bize verildiği açıktır. İnsan, kendi görmesini, duymasını ya da düşünmesini sağlayan sistemlerin nasıl çalıştığını bile tam olarak kavramaktan acizken, bu sistemleri yoktan yaratmış olan Allah'ın sonsuz aklı ve gücü aşikardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkürler