Polen taşıyıcısı hayvanlar için renkler, çiçeklerin ne kadar uzakta olduğunu belli etmekle beraber, çiçekte nektar olup olmadığını da haber verirler. Dölleyici böcekler yakınlara geldiğinde çiçekte koku ve şekil gibi uyarıcı sinyaller belirir ve böceğe nektar bölgesine kadar yol gösterir. Çiçeklerdeki renk çeşitliliği dölleyiciyi, nektarın olduğu merkeze yöneltir ve döllenmeyi sağlar.
Bitkiler de sahip oldukları bu renklerin rehberliğinden haberdardırlar. Hatta bu özelliği son derece şuurlu bir şekilde kullanarak hayvanları aldatırlar. Bazı bitkiler, böcekleri kendilerine çekebilecek nektarları olmadığı halde nektar taşıyan çiçeklerin renk özelliklerine sahiptirler. Akdeniz ikliminde bulunan ormanlık bölgelerde bir arada yaşayan Mor Çan çiçekleri ile bir orkide türü olan Kırmızı Sefalanda bitkisi bu konuya güzel bir örnek oluşturur. Mor Çan çiçekleri arılar için cezbedici bir nektar salgılarken, Kırmızı Sefalanda bu işlemi yapacak özelliklere sahip değildir. Her bakımdan birbirinden farklı olan bu iki bitkinin döllenmesini sağlayanlar ise yöresel adı "yaprak kesen" olan yaban arılarıdır. Yaprak kesen arılar, Çan çiçeğinin döllenmesini sağlarken Kırmızı Sefalandayı da dölleme ihtiyacı duyarlar. Nektarı olmadığı halde bir bitkiyi dölleyen arılar bilimadamlarının ilgisini çekmiş ve bunun nedenini araştırmışlardır.
Bu sorunun yanıtı "spektrofotometre" olarak adlandırılan bir alet ile yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Buna göre çiçeklerin saçtığı ışınların dalga boylarını, yaprak kesen arıların seçemediği anlaşılmıştır. Yani insanlar Mor Çan çiçeği ile Kırmızı Sefalanda'nın saçtığı ışınların dalga boylarını ayırt edip, çiçekleri ayrı renklerde görebildikleri halde, yaban arıları bunu fark edemezler. Renk, polen yayıcılar için önemli bir faktör olduğundan nektar salgılayan Çan çiçeğine giden arı, onun yanında bulunan ve aynı renkte gördüğü ancak nektarı olmayan Kırmızı Sefalanda orkidesini de ziyaret ederek döllenmeyi sağlar. Görüldüğü gibi bu orkide, Çan çiçeği ile olan "gizli benzerliği" sayesinde neslini devam ettirebilmektedir.
Bazı bitki türleriyse çiçeklerinin rengini değiştirerek polen durumları hakkında böcekleri adeta haberdar ederler. Bu konuyla ilgili şöyle bir örnek verebiliriz:
Doğa bilimci Fritz Müller bir mektubunda Brezilya ormanlarında yetişen Lantana adlı bir bitkiden bahsediyordu:
Üç gündür renk değiştiren bir Lantana çiçeği var burada. İlk gün sarıydı, ikinci gün turuncu ve üçüncü gün mor. Çeşitli kelebekler bu çiçeği ziyaret etti. Görebildiğim kadarıyla mor çiçeklere hiç dokunulmadı. Bazı böcekler hortumlarını hem sarı hem de turuncu çiçeklere soktular, diğerleri birinci gün sarıya. Ben bunun ilginç bir durum olduğunu düşünüyorum. Eğer çiçekteki nektar ilk günün sonunda azalırsa çiçek çok daha az fark edilir duruma gelir; eğer rengi değişmezse kelebekler hortumlarını daha önce döllenmiş olan çiçeklere sokarak vakit kaybedeceklerdi.
Müllerin de gözlemlediği gibi çiçeğin renginin değişmesi hem bitkinin hem de dölleyicinin yararınadır. Çiçeklerinin rengi değişen bitkiler, çiçekleri genç olduğunda dölleyicilere bol miktarda nektar ikram ederler. Çiçekler yaşlandıkça yalnızca renklerini değiştirmekle kalmaz, ayrıca daha az nektar barındırırlar. Böylece dölleyiciler nektarı olmayan veya az miktarda nektarı olan, bu yüzden de rengi değişen meyvesiz bitkilere gitmeyerek enerji tasarrufu sağlamış olurlar.
Bitki tarafından bir böceği veya kuşu cezbetmek amacı ile kullanılan yöntemlerden bir diğeri de çiçeklerin yaydıkları kokulardır. Bizim sadece hoşumuza giden çiçek kokuları, aslında böcekleri cezbetmek için salgılanır. Çiçeğin yaydığı koku da etraftaki böcekler için yol gösterici rehber özelliğine sahiptir. Kokuyu alan böcek, bu kokunun kaynağında kendisi için lezzetli bir nektarın birikmiş olduğunu fark eder. Karşılıklı gerçekleşen bu haberleşme ile böcek, duyduğu kokunun kaynağına doğru yol alır. Böcek çiçeğe ulaştığında nektarı almak için uğraşacak ve polenler üzerine yapışacaktır. Aynı böcek, uğradığı başka bir çiçeğe daha önce yapışan polenleri bırakacak ve bu sayede bitkinin döllenmesi gerçekleşmiş olacaktır. Böceğin, yaptığı bu önemli işten haberi bile yoktur. O yalnızca kokusunu aldığı nektara ulaşmak amacındadır.
Nilüferler suyun üstünde açan çiçeklerinde bulunan polenlerini taşıtmak için beyaz renge duyarlı olan kınkanatlıları kullanırlar. Nilüferlerin döllenmesinde ilginç olan yön bu beyaz rengin döllendikten hemen sonra pembeye dönüşmesidir. Çiçeğin renginin değişmesi kınkanatlılar için, çiçeğin başka bir böcek tarafından döllendiği ve poleninin bittiği anlamına gelmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkürler