Dead ” Dying Light ” Island
Son dönemlerin moda teması zombileri artık filmler olsun, oyunlar olsun tüm eğlence sektöründe sıkça görüyoruz ve büyük çoğunluğu orjinallik sunamıyor. Peki Dying Light bu zombi hayranlığının zirva yaptığı dönemde, farklılık yaratabiliyor mu, yoksa o da diğer zombi temalı oyunlar gibi sıradan bir aksiyon oyunu olarak mı kalıyor, işte Dying Light incelememiz.
Dying Light İnceleme
Önceki oyunları Dead Island’dan tanıdığımız Techland, Dead Island 2’nin yapımına katılmama kararı alıp, bağımsız bir yapım sunmak için Warner bros. ile anlaşma yapmıştı ve bu anlaşmanın ilk meyvesi Dying Light oldu. Bu değişikliğin en temel sebebinin ise oyunlarında kısıtlama olmamasını ve oyuncuyu özgür bırakmak istemeleri olduğuna dair açıklama gelmişti. Peki Techland tüm bu çabalarına rağmen Dead Island yapısından uzaklaşabilmiş mi? Oyunun ilk 4 saatinde oyun oldukça orjinal.
Oyunun en eğlenceli kısımlarından biriyle başlamak gerekirse bu elbette Easter Eggler olurdu, oyun tam bir easter egg cenneti diyebiliriz. Plants vs. Zombies’den, Mario’ya kadar, bir çok oyundan referanslar mevcut.
Oyunun belki de en büyük sorunu, oyunun başında kazandığı ivmeyi bir anda kaybetmesi. Oyundaki gece/gündüz döngüsü oyunu çok iyi şekillendirse de, 7-8 saatlik oynanıştan sonra gecenin getirdiği değişiklikler tamamen etkisiz oluyor. Oyunun tasarımına bakacak olursak gündüzleri sakin, daha basit düzeyde mutasyona uğramış insanlarla baş etmemiz istenirken, gece döngüsünün tam bir kabus olması gerekiyor, fakat öyle değil.
Bunun en büyük sorumlusu ise oyundaki yetenek sistemi. Oyunun ilk 5 saati aşırı güçsüz iken, bir anda her türlü zorluğu saniyesinde alt edecek düzeye geliyorsunuz ve bu oyunun gece etkisi yok ediyor, kısacası 20 saatlik oyunun 16 saatinde büyük olasılıkla sıkılıyor oyuncu. Oyundaki hikayenin de yetersizliği buna yardımcı olmuyor ne yazık ki. Oyunda etkileşime geçtiğimiz karakterler ise soluk, ruhsuz ve kötü animasyonalara sahip, 1-2 karakter tabii ki istisna olarak oyunda yerini almış ama hikayede etkileri yok denecek kadar az. Oyundaki silahlar ise yapımcıdan beklediğimiz gibi çeşitlilik gösterse de, belli bir seviyenin üstüne çıktığınızda bazı silahlar (baseball sopası gibi, o kadar da aradık haritada) oyundan kalıcı olarak kaldırılıyor ve belli başlı 5-6 silahla oynamaya zorlanıyorsunuz, fakat crafting sistemi oldukça yaratıcı silahlara fırsat sağlıyor.
Dying Light İnceleme
Dying Light İnceleme
Oyunun grafiklerine bakarsak, eski nesil konsolları son ertelenmesiyle birlikte terk eden oyun, tamamen yeni nesil durmuyor ve grafik hataları ve harita hataları bolca mevcut. Zaten Techland, Dead Island serisinde de aynı hataya kurban gitmişti, ama bu hatalar oyunu eğelenceli hale getirebiliyor, bunun iyi olup olmadığı ise tartışılır çünkü oyun aksiyon-hayatta kalma türünü hedeflemiş, her ne kadar başaramamış olsa da.
Dying Light Be the Zombie – İyi Geceler, İyi Şanslar
Gelelim oyunun en iyi özelliklerine, oynanış mekanikleri oldukça akıcı ve tuş diziliminin konsollarda oldukça sıradışı olmasına rağmen oldukça hızlı alışılıyor. Ve tabii ki co-op, oyunun belki de en sağlam unsuru olan 4 kişilik co-op modu, 20 saatlik oyunda 50+ saat vakit geçirmenize neden olabilir. Tabii yapımcı Dark Souls’dan da nasibini almış ve bir işgal modu eklemişler, gece veya her zaman, lobinizi açtığınızda, güçlü bir zombi olarak başka bir oyuncu oyununuza girip sizi öldürmeye çalışıyor ve sizin amacınız ise onun yuvalarını yok etmek, elbette sınırlı sayıda canınınız var, bu modu co-op oynamanızı tavsiye ederiz çünkü aşırı kolaylaştırıyor. İşgal eden taraf siz olduğunuzda ve karşınıza acemi bir oyuncu denk geldiğinde ise kendi korku modunuzu yaratabiliyorsunuz, oyun her ne kadar zombinin nereden geldiğini nasıl öğreneceğinizi öğretse de, bazı oyuncular bunu görmezden gelip işinizi kolaylaştırıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkürler