Gravür sanat dallarından biri olmakta ve geçmişi çok eski yıllara dayanmaktadır. Metal, taş, tahta üzerine oyma tekniğini kullanarak yapılan ve kâğıda aktarılan sanat, yaygın bir şekilde yapılmaktadır. İnce detaylar kullanarak ve titizlik isteyen gravür, matbaacılık alanında da kullanılmaktadır. Muşamba gibi çeşitli materyaller üzerine de uygulanmaktadır.
XV. yüzyılda Hollandada geliştirilen Gravür, zamanla diğer ülkelere yayılmıştır. Baskı sanatı olarak da nitelendirilmiş ve kitap basımı ve eserlerin resimlerinde uygulanan teknik haline gelmiştir. Eski zamanlarda dini simgeleyen sembollere yer verirken, sonraları doğayı ve insanı simgeleyen figürlere yer verilmiştir. Dua etmek isteyenlere özel baskılar oluşturulmuş ve bunlar dağıtılmıştır. Ağaç üstüne kazınarak yapılan gravür, bilinen ilk eserler arasında yerini almıştır. Dünya çapında ün kazanan ressam Albrecht Dürer, bu sanat dalına muhteşem eserler vermiş ve büyük beğeni toplamıştır. Jean Duvet ise gravür sanatının temsilcisi olarak ilan edilmiş ve onun önderliğinde yeni sanatçılar yetişerek, bu sanat dalı yaygınlaştırılmıştır. Ülkemizde de rağbet görerek, birçok ressamın kullandığı teknikler arasında yer almıştır.
Resim sanatı ortaya çıkmadan gelişen ve eski yaşantıları belgeleyen gravür, duyguları geçmiş yaşam ve mekânları günümüze taşıyacak eserler bırakmıştır. Robert Monteuil, Jean Pense, Marca Antonio, Brebiette gibi birçok usta ressam gravür sanatına muhteşem yapıtlar sunmuştur. Uluslar arası yaşantıları ve kültürü diğer ülkelere taşımaya aracı olan sanat, iletişime ve kültür aktarımına köprü olmuştur.
XVIII. Yüzyılında İstanbulun şaheser saraylarını ve yapıtlarını tasvir eden çalışmalar yapılmıştır. Geçmişten kalan izleri günümüze getiren ve eski yaşantıları arşivleyen gravür, tüm kültürleri etkisi altına almıştır. CarI Gustaf Löwenhielm, William Bartlett, Louis-François Cassas gibi birçok ressam ülkemizin önem taşıyan kentlerini, tasvir edenler arasında yer almışlardır. Oryantalizm, Egzotizm akımı ile farklı bir boyut kazanan ve gelişen gravür, II. Mahmut, Osman Hamdi Bey tarafından desteklenmiş ve ülkemize ünlü ressamlar getirilerek sanat dalı öğretilmiştir.
Gravür sanatının diğer sanatlardan en farklı ve belirgin özelliği çoğaltabiliniyor olmasıdır. Yani aynı resmi ya da figürü istenilen sayıda çoğaltmak mümkündür. Çizgiler ile muhteşem eserler çıkarmaya öncü olan ve resmin oluşmasına zemin oluşturan gravürün, birçok çeşidi bulunmaktadır. Sadelik yalınlık, gerçekçi ifadeler ile materyallere aktarma özelliği, bu sanat dalını üstün kılmaktadır. Düzen, ölçü, titizlik, incelik, matematiksel gibi kavramlar, gravür sanatının yapı taşları arasında yer almaktadır. Bunlar olmadan sanat layığı ile yerine getirilemez. Metal, tahta, muşamba gibi materyallerin üzerine lak sürülür ve bu lakın üstüne ressamın düşüncesini anlatan resim kazınarak aktarılır, sonra asit suyuna atılarak kalıp haline getirilir, kuruması beklenir. Maden üzerine yapılış şekli tamamen farklıdır. Bakır üzeri kalem ile oyularak sembol ve şekiller meydana getirilir. Bir başka tür de kezzap gravür çeşididir. Levha, çelikten meydana gelen ve bu sanat için özel üretilen kalem ile oyularak şekil verilir ve sonrasında asit suyuna bastırılıp kurutulur. Asit suyuna bastırılmasındaki amaç, kazınan yerlerin asit yardımı ile oyulması ya da aşınarak ortaya çıkmasındandır. Bu şekilde çizilen semboller netlik kazanmaktadır.
Gravür sanatının “Estamp ve Litografi” adlı teknikleri bulunmaktadır. Estamp türü bu sanat dalını çoğaltmak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Eski zamanlarda albüm şeklinde resimler oluşturuluyordu ya da eski kültürleri, yaşantıları anlatan değişik resimler yer alıyordu. Bu teknik sayesinde yapılan eserler kitap haline getirilmiş ve belge olarak arşivlerde yer almıştır. Eski çağlardan beri en çok kullanılan teknik olmuştur. Hem daha ucuz olması hem de daha kolay kopyalanması bu tekniği cazip kılmıştır. Litografi ise kabartısı olmayan ve semboller kazıma işlemi ile gerçekleştirilmeyen bir yöntemdir. Kalem, fırça ve mürekkep gibi malzemeler yardımı ile taşa şekiller verilmektedir. Litografi gravür sanatında, çok ince hatlardan meydana gelen kalker kullanılır.
Yazar: Elif Açıkgöz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkürler