İnsan gücünün yetersiz kaldığı her durumda makinelerden yardım alınır. Makineler ağır şartlarda, insan gücünün yetmediği ve insan hızının yeterli olmadığı durumlarda işi kolayca yapabilmeyi sağlamaktadır. Günlük hayatta pek içli dışlı olmasak da, inşaat, tersane, fabrika, taşıma işleri vb. sektörlerde iş makinelerine çok fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Peki bu mükemmel işleyişi ile iş makineleri nasıl çalışmakta gücünü nereden almaktadır bunu inceleyelim.
İş makinelerinden en çok iş yapmasına tanık olduğumuz vinçler, kamyonlar, asansör sistemleri gibi bir kol ve onu iten, yönlendiren küçük bir başka kol mekanizmasından oluşmaktadır. Motor sistemleri dışında temel hareket ve güç sağlayan kısımları hidrolik sistemlerdir. Hidrolik sistemler basit bir resim ile çalışma prensibi açıklanabilir ama insan hayatı için tehlikeli olabilecek durumları ortadan kaldırmak için resme bakmak yeterli değildir.
Hidrolik sistemler genelde iç içe rahatça girip çıkabilen iki silindirin, hava ve sıvı sızdırmadan hidrolik sıvısı ile hareket ettirilmesidir. Geniş bir pompa yardımı ile dar yapılı hidrolik silindirleri tonlarca ağırlığı itebilecek şekilde güç sağlamaktadır. Tonlarca ağırlık kaldıran dev vinçlerin kollarını hareket ettiren 1 veya 2 tane hidrolik sistemler herkesin dikkatini çekmiştir. Bu silindirik uzun borular tüm hareketi bir pompa ile itilerek iç kısmını dolduran hidrolik sıvısı sayesinde yapmakta, ayrıca uzaktan kontrol avantajı ve az yer kaplaması ile tam bir tasarım harikasıdır. Sıvı olarak genelde yağ kullanılır. Bilindiği gibi sıvıların sıkışma durumu söz konusu değildir. Sıvıların sıkışmaması özelliği bu sistemin temelini oluşturur ve hava veya başka gazlara oranla çok daha güvenilir olmaktadır. Eğer esnek bir sistem(yay mekanizması) oluşturulması istenilseydi sıvı yerine herhangi bir gaz kullanımı daha uygun olurdu.
Hidrolik sitemler sıvıyı depo eden bir bölüm ve buraya basınç uygulayan düşük enerjili başka bir sistem ile çalışmaktadır. Ana depoda basınç yapan silindirik sistem, itici güç yapan diğer sitemden daha geniş bir yüzeye sahip olmalıdır. Genişlikten dara doğru giden sıvı daha etkin ve kontrollü bir basınç uygulamaktadır.
Bu sitemler kurulum açısından pahallı sistemlerdir, fakat tamir durumlarında çok daha makul fiyatlardan söz edilmektedir. Az yer kaplaması, sessiz çalışması, hafif bir güçten yüksek efor isteyen güçler elde etmesi gibi birçok avantajları vardır. Avantajlarının yanı sıra tehlikeli de olabilmektedirler. Eskiden sistemlerde ani güç kesintilerine karşı yapılmış bir önlem bulunmuyordu. Çalışmakta olan bir makine aniden durunca boşalan hidrolik sıvısı bir vinç veya bir asansörde ciddi can kayıpları verilmesine sebep olabiliyordu. Bilindik bir kaza ise itfaiye erlerinin bir yangına müdahalesi sonucu aracın, hem su pompalama hemde havalı merdiven sistemini kullanmasından dolayı karşılanmayan güç yüzünden, yüzlerce yükseklikten düşen itfaiyecilerin ölümü ile sonuçlanmıştı. Bu durum için valf adında bir sistem geliştirildi. Valf basınç ile itilen sıvıyı hazneye alıyor fakat tek yönlü hareket sağlıyordu. Herhangi bir güç kaybında veya makine çalışmayı durdurduğunda valf’tan tekrar depoya gidemeyen sıvı sistemin içinde kalıyor ve güvenle çalışmasını sağlıyordu.
Günümüzde arabalarda da kullanılmaya başlanan bu sistemler araçta güvenli sürüş içinde çok büyük avantaj sağlamakta ve sert direksiyon dişli sitemleri yerine sıvı hareketi ile kolayca kullanılabilen direksiyonların elde edilmesini sağlamıştır. Aynı zamanda arabalarda fren sistemlerininde hidrolik olarak saniyede 8-12-16 defa diske vuruşu ile aracı kolayca ve kaydırmadan durdurması da ABS sisteminin temelini oluşturmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkürler