Hobbit |
En az ilk film kadar başarılı bir uyarlama olarak gördüğüm Hobbit serisinin ikinci halkası "The Hobbit: The Desolation of Smaug / Hobbit: Smaug'un Çorak Toprakları", Orta Dünya'nın sınırlarını genişleterek benim gibi Orta Dünya hayranlarına dört dörtlük bir sinema keyfi sunan bir yapım. Teknik açıdan beklenileni fazlasıyla veren filme eklenen yeni isimler ise Orlando Bloom, Evangeline Lilly, Luke Evans ve Benedict Cumberbatch. İnanılmaz eğlenceli, yer yer komik ve macera dolu filmi izlerken en azından ben tüm beklentilerimin karşılığını aldım. Hatta şimdiden bu filmin de geniş versiyonunun yolunu gözler oldum. Üçüncü filmin çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorum.
Bilbo (Martin Freeman) ve Thorin (Richard Armitage)
Bir önceki filmin yazısında da belirttiğim gibi Hobbit filmlerini Yüzüklerin Efendisi filmleriyle karşılaştırmadan izlemek gerekiyor. Çünkü Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'nden (1954) neredeyse 17 yıl önce yazdığı Hobbit, bilindiği üzere bir çocuk romanından fazlası değil. Kitapta geçen olayların Yüzüklerin Efendisi'nin hikayesine zemin hazırladığı bir gerçek, ama iki romanı da karşılaştırırsak Yüzüklerin Efendisi'ndeki olayların Hobbit'tekilerle az çok benzerlik taşıdığını görmek oldukça rahat. Kısaca Yüzüklerin Efendisi'ni bir nevi Hobbit'in olgun hali olarak adlandırmak mümkün. İşte bu yüzden de filmdeki birçok olayın önceki üçlemeyle benzerlik taşımasının epey normal olduğunu unutmamak lazım. Bu benzerliklerin en belirgini kuşkusuz Yüzük ile Arkentaşı arasında; fakat üçüncü filmle beraber her şey daha farklı bir hal alacak. Ayrıca, kitaptaki malzemenin Tolkien'in yazdığı eklemelerle birlikte kullanarak üç film halinde seyirciye sunulmasına sevinen nadir izleyicilerden biri olduğumu da belirtmek isterim. Bu sayede Orta Dünya'da belki de hiç göremeyeceğimiz yerleri ziyaret etmekle beraber her karakteri de doyasıyla izleme fırsatı yakalıyoruz. Buna verebileceğim en güzel örnek ikinci filmin baş yıldızı ejderha Smaug'un olduğu sahneler. Eğer bu kitap tek film olarak uyarlansaydı bu kadar fazla sahne süresi olan Smaug ve Beorn'u beyazperdede (Tom Bombadil tepkisini hatırlayalım) açıkçası zor görürdük. Üçüncü filmde izleyeceğimiz muazzam Beş Ordular Savaşı'ndan bahsetmiyorum bile. Tabii bu söylediklerim sadece benim gibi film 100 saat olsa yine izlerim diyen hayranları ilgilendiriyor.
"Hobbit: Beklenmedik Yolculuk"un kaldığı yerden devam eden "Hobbit: Smaug'un Çorak Toprakları"nda Bilbo (Martin Freeman) ve 13 cücenin Erebor'a ulaşmak için yaşadığı maceraları izliyoruz. Tabii bu sırada ekibe bu macerada bir süreliğine eşlik edecek bir kaç isim katılıyor. Gruba sırayla deri değiştiren Beorn, ilk üçlemeden tanıdığımız "Mirkwood / Kuyutuorman"lı Legolas (Orlando Bloom), yeni elf karakterimiz Tauriel (Evangeline Lilly) ve son olarak "Lake Town / Uzungöl / Esgaroth"lu okçu Bard'ın (Luke Evans) eşlik ettiği filmde Smaug'un çorak topraklarına ulaşan grubun işleri gittikçe daha da zor bir hal alıyor. Bu sırada Dol Guldur'daki ölüm büyücüsünü araştırmak için gruptan ayrılan Gandalf (Ian McKellen), kendini korkunç bir gerçeğin içinde buluyor. Alt metinde yine vatan sevgisi ve özleminin ağır bastığı filmde Arkentaşı ve yüzükle tekrar devreye giren irade, kararlılık, hırs ve gücü kontrol edebilme arzusu filmi tamamlayan unsurlar olarak göze çarpmakta. Ve tabii buna eklenen başta açgözlülük, kibir gibi daha bir sürü tema bulunuyor.
Tauriel (Evangeline Lilly)
Bilbo'nun Tek Yüzük'ü bulmasının ardından başlayan yarı olgunlaşma yarı kaybolma sürecinin anlatıldığı ikinci bölümde Bilbo'nun artık eskisi gibi şen ve ürkek olmadığına tanıklık ediyoruz. İlk filme nazaran biraz daha arka planda işlev görüyor gibi gözüken karakter, filmde aslında tüm ana olayların ilerlemesini sağlayan bir anahtar işlevi görmekte. Kuyutuorman'daki örümcek saldırısından inanılmaz eğlenceli, sürükleyici ve komik bir şekilde kareografi edilmiş varil kaçışına kadar her önemli anda ekip için yararını gösteren Bilbo, ekibin Erebor'a girişinde bile kendini gösteriyor. Zaten yılın en iyi sekanslarından biri olduğunu düşündüğüm Bilbo'nun Smaug'la konuşması da yine karakterin bu konudaki hünerlerini ortaya koyuyor. Peter Jackson aynı karanlıktaki bilmeceler sekansı gibi yine harika bir sekansa imza atmış. Benedict Cumberbatch'in harikulade seslendirmesi de işin içine gelince tadından yenmiyor. Bu sahnede dikkat edilmesi gereken bir diğer hususta Howard Shore'un Smaug için bestelediği Arap ve Uzak Doğu ezgileri barındıran parçası. Tek kelimeyle zekice olmuş. Bu arada, Bilbo'nun Tek Yüzük'ü kaybetmemek uğruna adeta bir canavara dönüşerek parçaladığı böcek sahnesi de beni fazlasıyla etkileyen sahnelerden biri.
Filmde hikayesi anlatılan bir diğer karakter de birbirinden tamamen farklı olmasına rağmen genellikle Aragorn'la karşılaştırılan Thorin Meşekalkan (Richard Armitage). Tecrübesiz kralın kendi içinde olgunlaşma hikayesine başka bir boyut kazandıran filmde cücelerin evlerine girdikleri ilk andaki tepkileri kalbe dokunuyor. Bu arada, devreye giren Legolas, Tauriel ve Kili'nin (Aidan Turner) aşk üçgeni filme ve hikayeye ayrı bir hava katmış. Belki biraz klişe ama üçüncü filmle bu durum bambaşka bir hal alacağı kesin. Jackson'ın bu filmde Legolas gibi tanıdık, Tauriel gibi yeni elflere yer vermesini de fazlasıyla yerinde bulduğumu belirtmek istiyorum. Sonuçta Legolas'ın babası Thranduil'in (Lee Pace) bulunduğu bir yerde Legolas'ın bulunmaması gibi bir durum söz konusu olamazdı. Bir de ilk filmde Galadriel'le kadın karakter açığını kapatan Jackson'ın bu filmde Evangeline Lilly gibi güzeller güzeli bir oyuncuya yer vermesine mest oldum. Hatta sahneye her çıkışında güzelliğiyle beni ekrana kitledi. Liv Tyler'la beraber bir elf karakterine bu kadar yakışacak başka bir oyuncu şimdilik düşünemiyorum. Öte yandan, Lee Pace'in Thranduil olarak nokta atışı bir tercih olduğu filmde Legolas yine filmin artistik unsuru olarak göze çarpıyor. Bulunduğu sahneleri izlemek çok keyifli. Hele bir Legolas'ın Gloin'in karısı ve oğlu Gimli'nin resimlerine bakarak yorum yaptığı bir sahne var; beni gülmekten öldürdü
Smaug (Benedict Cumberbatch)
Yukarıda bahsettiğim gibi "Hobbit: Smaug'un Çorak Toprakları"nın en güzel özelliklerinden biri Orta Dünya'nın sınırlarını daha da genişletmesi. Seyirciye veya başka bir deyişle benim gibi Orta Dünya hayranı seyircilere Esgaroth'tan Dol Guldur'a kadar birçok yeri daha derinden inceleme fırsatı sunan filmde Kuyutuorman'ın ağır havasının canlılar üzerindeki garip etkisi mükemmel bir şekilde açıklanmış. Tabii bu sırada Jackson'ın kullandığı ek yazılar sayesinde Sauron'un tekrardan yükselişini izliyoruz ki, bu materyalin açıkçası oldukça değerli olduğuna inanıyorum. Bu sahnelerin bir diğer güzelliği de Gandalf'ın güçlerine ilk defa bu kadar fazla tanıklık etmemiz. Öte yandan, Azog'un oğlu Bolg'un hikayeye dahil olması da filmin karakter sınırlarını genişletmiş. Bu arada, filmde Peter Jackson'ın önceki filmlerine olan göndermeleri farketmek mümkün. İlk üçlemeye yapılan göndermeler zaten yeterince anlaşılır olduğuntan bahsetmeyeceğim. Benim dikkat çekeceğim nokta Thorin'in Smaug'un ağzında durarak King Kong'daki Ann'in V-rex'in ağzında durduğu sahneye yapılan gönderme olacak.
Sanat yönetimi ve makyaj tasarımlarının ilk filmde olduğu gibi yine muhteşem olduğu filmdeki görsel efektler yine çok başarılı, ama bir Smaug var ki öyle böyle değil. Smaug'u yapacaklarını ilk duyduğumda karşımıza oldukça çocukça bir şey çıkacağını düşünmüştüm; fakat Jackson ve ekibi yine yapacağını yaparak aynı Gollum gibi bir dizayn harikası ortaya çıkarmışlar. Derisinden mimiklerine kadar fazlasıyla gerçekçi efektlerle süslenmiş karakterin olduğu her sahneye bittim. WETA Stüdyoları adeta şov yapmış. "Gravity / Yerçekimi"yle beraber yılın en iyi görsel efektlerine sahip olan film. Öte yandan, Ed Sheeran'ın seslendirdiği "I See Fire" parçarsı yılın en sevdiğim film şarkısı olarak yerini aldı. Bir "Song of the Lonely Mountain" değil belki ama en az onun kadar muhteşem bir parça olmuş. Parçayı tekrardan dinlemek isteyenler yazının altındaki linke tıklayabilir.
Bard (Luke Evans)
Sonuç olarak "The Hobbit: The Desolation of Smaug / Hobbit: Smaug'un Çorak Toprakları", aynı bir önceki film gibi Orta Dünya'yı izlemekten sıkılmayanlar veya sıkılmayacakların daha çok seveceği harika bir uyarlama. Teknik açıdan yine beklenileni fazlasıyla veren filmdeki ejderha Smaug tasarımı ve efektleri ise muazzam. Sırasıyla geniş versiyonu ve üçüncü filmi sabırsızlıkla bekliyorum. Orta Dünya Saga'sının tamamlanmasına çok az kaldı.
- Yönetmen: Peter Jackson
- Senaryo: Fran Walsh, Philippa Boyens, Peter Jackson ve Guillermo del Toro (senaryo), J.R.R. Tolkien ("The Hobbit" romanı)
- Oyuncular: Martin Freeman, Ian McKellen, Richard Armitage, Cate Blanchett, Sylvester McCoy, Orlando Bloom, Benedict Cumberbatch, Evangeline Lilly, Lee Pace, Luke Evans, Aidan Turner
- Orijinal Müzik: Howard Shore
- Görüntü Yönetimi: Andrew Lesnie
- Kurgu: Jabez Olssen
- Süre: 161 dk.
- Ülke: ABD, Yeni Zelanda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkürler