Türkiye’de volkanik olaylar, 1. jeolojik devirden bu yana görülmektedir. Volkanik araziler ülkemizde belirli yerlerde yoğunlaşmıştır. Bu alanlar genel olarak; Kuzeybatı Ege, Güneybatı Marmara, Tuz Gölü Çevresi, Bolu’nun Güneydoğusu, Doğu Karadeniz Bölümü,Güneydoğu Anadolu’nun orta kesimleri ve güney kesimleri hariç Doğu Anadolu Bölgesi’dir.
Belirtilen yerler eski ve yeni olmak üzere ikiye ayrılır. 1. ve 2. jeolojik zamana ait olan volkanlar eski alanlardır ve bunlar “masif” olarak adlandırılır. Ülkemizde belli başlı beş alanda masif bulunur. Bunlar; Menderes Masifi, Yıldız Masifi, Bitlis Masifi, Daday-Devrekani Masifi, Kırşehir Masifi’dir. Çok yaşlı olan bu kütleler zamanla aşınıp yüksekliğini kaybetmiştir. Üzerilerinde zamanla genç topografya oluşmuştur. 3. ve 4. jeolojik zamanda oluşan volkanlar ise yeni olarak adlandırılır. Bu dönem Türkiye’nin jeomorfolojik şekillenmesi yönünden en yoğun olduğu devredir. Bu jeomorfolojik şekillenme esnasında kırılan topografik yüzeyden çıkan volkanik materyaller yeryüzüne dağılarak volkan topografyasını oluşturmuştur.
Türkiye’de genç volkanik alanlar (Neojen, Kuaterner), eski volkanitlere göre daha geniş alanlara yayılmış ve daha belirgin şekiller oluşturmuştur. Genç volkanitler grubuna giren volkanik materyaller başlıca 3 grupta toplanır. Bunlar;
-Akıcı bazik lavlar (bazalt) ve akıcı olmayan asit lavlar (andezit-dazit gibi),
-Çeşitli boyuttaki tüflerin yeryüzünde birikerek sıkışması sonucu oluşan ignimbiritler,
-Tüflerle ara katıklı miosen-pliosen yaşlı katışık taşlar.
Yukarıda belirtilen volkanik materyaller, yeryüzünde çeşitli şekiller meydana getirmiştir. Bunlar;
1) Akıcı (bazik) lavların yayılmaları sonucu oluşan volkanik platolar: Akıcı lavlar geniş alanlara yayılarak geniş platoları meydana getirmiştir. Bu platoların en güzel örneklerine Erzurum-Kars-Ardahan çevresindeki düzlüklerde rastlanır.
2) Volkanik tüflerin yaygın olarak birikmesi sonucu oluşan platolar: Volkan püskürdükten sonra havada katılaşan ve genellikle küçük boyutlardaki materyallerin yerde birikmesiyle oluşan tüf örtüsü, yağmur ve kar sularının etkisiyle sertleşerek tüf taşı (ignimbiritler) haline gelmiştir. Ürgüp-Avanos-Nevşehir yöresi bu oluşuma en güzel örnektir.
3) Asit karakterli lavların oluşturduğu volkanik arazi ve volkan konileri: Akıcı olmayan asit karakterli lavlar (andezit, dazit, trakit) kırık hatlar boyunca yeryüzüne çıkarak koni biçimi yerine sıradağ benzeri dik yamaçları meydana getirmiştir. Afyon’daki Sivrihisar Dağları buna en güzel örnektir. Ankara çevresinde oldukça yaygın olan andezitler Ankara taşı olarak adlandırılır.
Asit karakterli lavlar araya tüflerin de karışmasıyla volkan konileri oluşturur. Bu volkan konileri de kırıklar üzerinde meydana gelmiştir ancak mağma kırık hatlar boyunca değil belirli noktalardan püskürmüştür. Van Gölü’nün kuzeyindeki ve Tuz Gölü’nün çevresindeki volkanik dağlar bu oluşumlara örnektir.
4) Bazik karakterli lavların oluşturduğu volkanik dağlar: Bu oluşumlar koniden ziyade kalkan şeklinde olmasıyla diğer oluşumlardan ayrılır. Ülkemizde en güzel örneği Günaydoğu Anadolu’daki Karacadağ (Diyarbakır)’dır.
5) Küçük lav ve kül konileri: Küçük ölçekli bu volkanik tepelerin kimi lavlarla, kimi ise kül püskürmeleri sonucu oluşmuştur. Nevşehir, Konya ve Kula (Manisa) yörelerinde örneklerine bolca rastlanır.
6) Tüflerin ve tüf katkılı tabakaların oluşturduğu platolar: Genç arazi üzerinde oluşup çok geniş alanlar kaplar. Van Gölü’nün kuzeyinde ve batısında rastlanır.
7) Volkanik patlama çukurları ve volkanik göller: Volkanik patlamalarla volkan ağzında oluşan çukurlardır. Bunların zamanla dolup göllenmesiyle maarlar meydana gelir. Konya yöresinde oldukça fazla bulunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Teşekkürler